Buluşulmuş aynı sıralarda, Türk öğrenci, Ermeni Öğrenci…
Buluşmuşlar, müzikte, aynı fakültede ders, araştırma yapmakta… Yaşları gereği benzer heyecanları yaşıyorlar. Aşık oluyorlar, mutlu oluyorlar bahar çiçekleri gibi açılıyorlar. Ayrılıyorlar, hüzünleniyorlar. Duygularına kar yağıyor soğuk soğuk…
Bir problemi yalnız çözemiyorlar, kafaları bir yere takılıyor. Evleri yanyanaysa hemen kapılar çalınıyor, yoksa telefonlar… Birlikte çözüyorlar problemleri…
Yolda karşılaşıyorlar selamlaşmadan geçmiyorlar, bir gülümseme eşliğinde…
Birlikte gezi düzenliyorlar, dağlara tırmanıyorlar. Müzik grupları kuruyorlar. Dertlerini paylaşmak için kafeteryalarda buluşuyorlar. Büyükleriyle paylaştıkları var ama ille de arkadaşları, yaşdaşlarıyla paylaşımları bambaşka düşlere varan.
Kızıyorlar zaman zaman birbirlerine, fikirlerde ayrı düşüyorlar. Ama bu birbirlerini öldürmek, yok etmek anlamını taşımıyor. Aynı alanları paylaşıyorlar. Yarın bir başka fikirde buluşup kırgınlıklarını unutuyorlar rüzgarla gelip giden, uçuşan yapraklar gibi…
Birbirlerinin kardeşlerine sahip çıkıyorlar, bir başkası kötülük yaptığında. Buluşuyorlar her güzellikte, her dertte…
Bir patent, bir ödül alma düşleminde buluşuyorlar. Yaratıyorlar birlikte…
Gökyüzündeki yumuşacık bulutların üzerine uçuyorlar hayallerinde. Hiçbir ayrılık yok edemiyor gönül birlikteliklerini; ne dinleri ne uyrukları. Onları birleştiren insani özellikleri var çünkü, güzelim buluşmaları sağlayan…
Gençler, delikanlar, heyecanlılar… Ruh sağlıklarını kendileri kadar, büyükler de düşünmeli. Eğitimciler, akademisyenler düşünmeli. Yöneticiler, siyasiler düşünmeli…
Yıllar önce savaş esnasında yaşanılan karşılıklı hüzünleri, güne taşıyarak şahsi kinler üzerinden gençlerin, çocukların ruh sağlığını es geçerek yaşama sermemeli. O çocuklar, bu gençler hepimizin.
Bir Türk, Türk çocuğunun ruh sağlığını düşünmeli. Bir Ermeni, Ermeni gencin ruh sağlığını düşünmeli.
Bir Türk, Ermeni çocuğunu, Ermeni gencini, gencin ruh sağlığını düşünmeli. Bir Ermeni Türk çocuğunu, Türk gencini, gencin ruh sağlığını düşünmeli. Karşılıklı empatik olursak başarırız.
Bir arada yaşıyoruz, yaşayacağız… Hep araya dostluk tohumları ekerek, kin tohumları değil. Yoksa ruh sağlığını bozduğumuz gençler bizim de düşmanımız olacak, topraklar yeşil çimen yerine kırmızıya boyanacak. Bu durumda suçlu kim? Gençler mi?
Soyunu kırmamak gerekir dostlukların, buluşmaların, birlikteliklerin…
06-04-09 / İstanbul
|