“Açın halinden aç anlar” derler.
Yatılı okudum… Orada hiç unutmadığım bir anım var. İlköğretmen okulunda iken gündüzlü bir arkadaşım beni evine davet etmişti… Bazen yemeğe, bazen de yatıya gidiyordum. Bu benim için unutulmaz bir macera, bir heyecan, bir renkti hayatıma…
Eğitim Enstitüsünde yine yatılı okurken evi çok uzak olan arkadaşlarımı memleketteki evimize davet ederdim. Annem Gerze’nin meşhur hamurunu yapardı onlara… Tek sorun, rejim yapan arkadaşlara bu konuda fazla olanak tanımamasıydı annemin.
Sonradan kurucusu olan rahmetli Avni AKYOL’un adı da eklenen İstanbul Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi yatılıydı… Hafta sonu evlerine gidemeyen öğrencileri idareci olduğum halde kuralları kendime de uygulayarak çocukların ailelerinden onay alıp evime getiriyordum…
Onlar istemeseydi asla gitmeyeceğim filmlere gittik beraberce… Cumartesi günü onları mutlaka gezdiriyordum. Önce sinema, sonra dışarıda yemek yediriyordum. Bir hafta sonu gelenler, “Taş Devri” ni istemişlerdi. Önce şaşırmış, duraklamış sonra hızla düşünüp “bunlar çocuk, tabii ki bu filmi isteyecekler,” demiştim içimden. Hep birlikte öyle eğlenmiştik ki… Bir başka hafta sonu evime gelen çocuklar da “Hayalet Casper”i istemişlerdi… İyi ki de istemişler, gitmeyeceğim bu filmden çocuklar sayesinde çok keyif almıştım… Evet, cumartesi gezme günüydü… Pazar ise evde kalıp banyo yapıyorlar ve çamaşırları yıkanıyordu. Tabii ders çalışmaları gerekiyordu. Akşamları onları televizyonlu odada erkenden bırakıp odama çekiliyordum, rahat etsinler diye. Zaten oradaki kanepelerde-çekyatlarda yatıyorlardı… Onlara kendime özenmediğim kadar özenerek yemek yapmaya da çalışıyordum. Hani yatılı okul yemeğinden farklı olsun diye… Şu an Kıbrıslı kızlarımı anımsadım… Ne şekerdiler, diğerleri de öyle…
Bir hafta sonu da büyükleri davet ettim evime… Onlardan en çok aklımda kalan terlik giymelerini önerdiğim halde kesinlikle terlik giymeyi reddetmeleriydi. “Halıya çıplak ayakla basmak istiyoruz, çünkü okulda terlik giymekten bıktık,” demişlerdi. Yatılı okuyan ben, o günlere gidip gelivermiştim bir anda. Haklıydılar… Ev özlemlerini böyle gidermek istiyorlardı… Onlar mutfağa girmek istediler… Her şey serbest, istedikleri gibi yaşasınlar. Önemli olan mutlu olmalarıydı evimde…
Özledim sizi canım çocuklarım, çok özledim…
05-09-08
|