Tülay Çellek
  Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
 Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
 Tülay ÇELLEK


Ana Sayfa
Yazılar
Şiirler
Poems
Söyleşiler
Tül'den Yansımalar
Resimler
Art
Fotoğraflar
Photograph
Karikatür / Çizimler
Cartoon / Drawings
Tasarım
Design
Tipleme
Character
Barış
Peace
Gerze
Ders Notları
Lesson Notes
Özgeçmiş
Autobiography/cv
Belgeler
Duyurular
Değiniler
İletişim
Contact

Yayın Tarihi: 11.3.2003  

GRAFİK TASARIM VE YARATICILIK-AFİŞ TASARIMI


GRAFİK TASARIM VE YARATICILIK-AFİŞ TASARIMI


GRAFİK TASARIM VE YARATICILIK-AFİŞ TASARIMI

AFİŞ YARIŞMASI – 10-03-2003

ÖDÜL ALANLAR

Hakan KESEN – Makine Mühendisliği Bölümü
A. Selçuk ALKAN – Şehir Bölge Planlama
Engin YÜKSEL – Mimarlık Fakültesi

Katılım

Kaan ERTÜRK – Matematik Mühendisliği
Cihan Sinan BOSTANCI – Mimarlık Fakültesi
Ahmet Kasım ŞAHİN – Elektrik ve Haberleşme Mühendisliği
Zeynep P. KOÇTUR Mimarlık Fakültesi
Adil BİÇER – Matematik Mühendisliği
Sanjar BAZAROV – Elektrik-Elektronik/Elektronik Haberleşme Mühendisliği

JÜRİ

Prof. Dr. Mehmet ÖZER – MÜ Güzel Sanatlar Fakültesi
Öğr. Gör. Tülay ÇELLEK – YTÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi
Öğr. Gör. Mehmet ÖNDER–YTÜ İnsan Kaynaklarını Geliştirme Merkezi, Başkan Yrd.

Üniversite Sosyal Seçimlik dersi olan Grafik Tasarım programı içinde yer alan Afiş Tasarımı konusu çerçevesinde Üniversitemiz İnsan Kaynaklarını Geliştirme Merkezi tarafından düzenlenen “Yabancı Dil Kursları” tanıtımı için bir yarışma düzenlenmiş, İsteyen öğrencilerin katılımı sağlanmıştır. ( Diğer konular, çevre, serbest vb. )

Grafik Tasarım dersinde Afiş konusu estetiksel yönü, işlevsellikle birleştirilerek yaratıcılık boyutunda araştırma yapılması sağlanarak gerçekleştirilmiş, kısa sürede güzel, yapıcı sonuçlar alınmıştır. Ön araştırma ve eskizler öğrencinin tercih ettiği teknikle orijinal çalışmaya dönüştürülmüştür.

Jüri değerlendirme yaparken; sanatın kendi dilinden, kompozisyon kurallarından, estetik tattan hareketle işlevsellik üzerinde durmuştur. Ayrıca öğrencinin yetisi kadar ilgisi, araştırma süreci, yaratıcı boyutu da değerlendirilmiştir. Eleştirel bakışın da işlendiği bu derste sonuçları sizlerle paylaşmaktan mutlu olacağız; daha yaşanılır , güzel bir dünya istemi ve değişimi adına.....

SANAT VE BİLİM EĞİTİMİNDE YARATICILIK

İnsandaki enerjiyi, yaratma isteğini bir yere kanalize etmek eğitimle olur. Burada önemli olan bu enerjinin doğru alana kanalize edilmesidir. İşte genelleme yapacak olursak Bilim Eğitiminin yanında Sanat Eğitimi de bu nedenle gereklidir. Yaratıcılık bağlamında bir alanda öğretilenlerin diğer alanlarla ilişkilendirilmesi öğrenciye zenginlik katacaktır. Yaratıcılık, her alanda bilinmeyeni bulma, özgün olma, her yeni karşılaşmaya, probleme farklı çözümleme uğraşısıdır. Önceden birbiriyle ilişkisi olmayan kavram ve görsel unsurlar arasında bağlantılar kurma yeteneğidir yaratıcılık. Tabii hayal gücü olmadan da düşünce üretilemez. Yaratıcı insan okuyan, gözlemleyen, dinleyen ve araştıran bireydir. Bu arada sanat kadar bilimle, bilim kadar sanatla da ilgilenmek bilmek-hissetmek,mantık-sezgi arasında gidip gelmeler yaşamı daha da hareketlendirecek ve zenginleştirecektir.

GORDON’ a göre;

İnsanların yaratıcılık süreçleri tanımlanabilir. Bu tanım öğretilebilir bir yöntem halinde hem bireylerin hem de grupların yaratıcı üretimlerini arttırır.

Bilim ve sanattaki yaratıcılık eşdeğerdir ve aynı bilinçaltı süreçten yararlanırlar.


Kişisel yaratıcılık süreci ile grup yaratıcılık süreci arasında benzerlik vardır.

Yaratıcılık bir süreçtir, eğitimle geliştirilebilir. Öğrenci çalışmaları izlenerek yaratıcılık süreci eğitilebilir. Önemli olan, olaylara, fikirlere, kurallara, davranışlara, nesnelere farklı bakmak ve değiştirmek istemektir. Yaratıcılık ayrıntının görülmesi ve birleştirilmesidir. Bu nedenle eğitim sürecinde yaratıcılık nefes almak gibi olmalıdır. Tekrar tanımlar yapılırken ilişkilendirmeler ve değerlendirmeler yapmak lazımdır. Tabii amaca erişebilmek için bu tarz bir eğitime çok küçük yaşlarda başlamak gerekir. Sonuçta öğretme, öğrenmeye dönüştürülmelidir. Bunun içinde öğretim elemanının hümanist, kuramcı ve uygulamacı olması gerekir. Kitle değil birey olmak felsefesiyle yaşamak ve yaşatmak eğitim amaçlarının başında gelir.

Tarihte kalabilmenin, uygar bir toplumda yaşayabilmenin koşulu sanat, kültür ve bilim olduğuna göre bu bağlamda eğitimin de ne denli önemli olduğunu kabul etmek durumundayız. Kaldı ki vereceğim bir örnekte sanat eğitiminin salt kendi alanı içinde hapis olmadığı farklı alanlara da ne kadar katkısı olduğunu gösterecektir. Yale Üniversitesindeki Tıp Fakültesi öğrencileri bir tanıyı doğrulayan ayrıntıları gözden sık sık kaçırıyorlarmış. Bu öğrencilere Güzel Sanatlar dersi verilmeye başlanmış. Sonuçta bu dersi alan öğrencilerin tanı yetilerinin geliştiği görülmüş (CBT). Bakmayı öğrenmek, ayrıntıda gezinmek algıyı, duyuları geliştirdiği kadar zihni yetileri de olumlu etkiler. İnsan salt mantıkla örüntülü değil duyguyla da yüklüdür. O halde Bilim Eğitiminin yanında Sanat Eğitimi de gereklidir. Bu arada duygular eğitilirken zihne dayalı yetiler de gelişir. Bu da bu alanda edindiklerimizin başka alanlarda da kullanılabileceğini gösterir.

Ayrıca disiplinlerarası çalışmalarda yaptırılmalıdır. Çünkü artık bırakınız sanatlararası farklılığı bilim ile sanat arası bile köprüler yıkılmıştır. Bir sanat yapıtını Bilim insanıyla sanatçı birlikte çalışarak gerçekleştiriyorlar. Hatta Avrupa da sanatçılar rolünü iyi yapabilmek için psikologlardan yararlanıyorlar. Ancak bu, yani disiplinlerarası çalışma öğrenci kişiliğini yok edecek ve onu dolduracak şekilde değil besleyecek, ayıklayacak nitelikte yaptırılmalıdır. Bunda öğrencinin alt yapısı gözetilmeli, kitle eğitiminden kaçınılmalıdır. Başka alanlardan besleneceği bilgi, uygulama, görgüyü kendi alanıyla ilişkilendirmesine olanak tanıyarak disiplinlerarası etkileşim, sağlıklı hale getirilmelidir. Yoksa başka yerlerden transfer edilenler boşlukta kalacak, böyle bir altyapıya sahip olmayanlar da anlam bulmayacaktır.

Yapılacak çalışma bende, zihinde, duyuda oluşur. Bunların eğitimi ve ne ile ifadesi de çok önemlidir. Eğitimde özgür bir yaratıcı, orijinal düşünür olmak durumundayız. Bir ülkenin gelişimi basmakalıp yinelemelerin yaşama geçirildiği eğitim tarzıyla değil, ütopyaların arkasında durmak, hayal gücünü zorlamak, orijinaliteyi yakalamakla olur. Bu da eğitimde yaratıcılığın ön plana alınmasıyla gerçekleşir.

Yaşamın getirileri ve sorunları yaratıcı süreçle çözümlenebilir. Bu Bilim Eğitiminde de böyledir, Sanat Eğitiminde de ve yaşamın içinde de. Bu bağlamda Sanat Eğitimi okullarımızın ilkinden sonuna kadar verilmelidir. Aynı şekilde ezbere yönelik olmayan Bilim Eğitimi de...


Yıldız Teknik Üniversitesi
Sanat ve Tasarım Fakültesi

Tülay ÇELLEK








<< Geri Dön [Okunma: 2988 ]


[ Yukarı çık ]    



© Her hakkı saklıdır.