Merhaba,
Herkesin sorusu farklıdır… Tıpkı vereceği yanıtın farklı olması gibi…
Sevgili arkadaşlar, bireysel farklılıklara çok önem veriyorum. Bu nedenle tek soru değil, kişiliğinize uygun bir başlığı seçmenizi daha doğru bulduğum için çok soru - seçenek sunuyorum. ( Tek soru isteyen arkadaşımıza yanıttır. ) ve seçmek, seçmeniz benim için çok değerli. Önünüze konulan tek şeyi kabul etmekten çok daha önemlidir seçmek… Zorluğuna katlanacaksınız, eğitim sistemi böyle bir alışkanlık kazandırmıyor ne yazık ki. Ben de zaten çocuklarınıza yönelik eğitim yapıyorum. Daha doğrusu birlikte yapıyoruz, karşılılık sağlayarak…
Fikir üretmek önemlidir. Özellikle de bir konuda birden fazla fikir üretmek çok daha önemlidir. Fikir üzerinde düşünmek, geliştirmek de varyasyonları kapsar…
Birkaç yıldır bu derse giriyorum, sayıları çok çok az oldu ama yine de kendini salt sınav ile sınırlayan, terbiye eden arkadaşlarımı eleştireceğim… Özgürlük istiyorsunuz ama sözünüz davranışlarınızda yaşam bulmuyor yine baskı alışkanlığı ile hareket ediyorsunuz. Tabii bu, her öğrencim için geçerli değildir. Kendinizi planlamak, sevdiğiniz işleri yapmak sorunları çözecektir.
Eleştirel bakışınız yanında özeleştirinizi istememin altında size dair gözlemlerimi kendi ağzınızdan yaşama geçirmeniz çok gerekiyordu. Atölyede de dediğim gibi, “tüm dünyayı eleştiriyoruz, bunu doğru da yapıyoruz. Dünyayı değiştirmeye kalkıyoruz, iyi de ediyoruz. Ama bir kişiyi unutuyoruz; kendimizi… Dünya karşımızdakileri değil, öncelikle kendimizi değiştirmekle değişir. Bu konuda içten, dürüst davrandığınız için hem teşekkür ediyorum hem de kutluyorum. Ayrıca yaratıcılığınızdan ve zekiliğinizden hiç kuşkum yok. Önemli olan onları iyi değerlendirebilmektir. Yaşam bulmasına fırsat tanımaktır. Bu ders ve sınavlar buna fırsattır…
Bir başka kağıda bakarken – okurken öncelikle yazmam gereken bir şeyin ayırtına vardım. Eleştirel bakışınız, görsel algınızın geliştirilmesi kadar önemli olduğu için sorularımdan biriydi. Eleştirel bakışınızın çok doğru, çok değerli, çok nitelikli ve çok derinlikli olduğunu söylemeliyim. Bunun için sizleri yürekten kutluyorum.
Bir yerde yapılan yeni şeyler çoğunlukla deneysellikten öte çoğu kez deneme tahtasına dönüştürür insanı ne yazık ki. Disiplinlerarası anlayış içinde yer almak önemlidir. İnsanı zenginleştirir, dimağını açar gerçekten. Ancak onun da doğru yaşam bulması gerekir. İnsanın kişiliğinde öncelikle bir özellik vardır. Biri resmi, diğeri müziği, öbürü mühendisliği ama belli bir dalını, bir başkası sosyal bilimleri seçer. Ama başka alanlara da ilgilidir, yetisi vardır, bilgilidir. Ancak seçilen alan başattır ve diğer alanlarla kesinlikle beslenmelidir. Başat olanın da iyi beslenmesi, geliştirilmesi gerekir. Bu seçilen alan geliştirilmeden başka yerlerden beslenmek çok sağlıklı olmaz, ancak doldurma-doldurulma olur. Çok şey vermeye kalkarken hiçbir şey veremeyebilirsiniz. Aradaki inceliğe çok özen göstermek gerekir. Sizler de bunu görecek olgunluğa sahipsiniz. Size kalan, öncelikle başkalarından beklediğinizi kendinizden beklemenizdir. Nereye giderseniz gidiniz mutsuz olacağınız, mücadele edeceğiniz bir şeyler çıkacaktır mutlaka, kaçmak yerine ya da Montaigne’nin dediği gibi mazeretler ardına saklanmak yerine çalışmak, araştırmak kendi alanınızı nitelikli bir şekilde doldurmak gerekir. Tabii şunu da eklemeden edemeyeceğim, size sunulanların da kaliteli olmasını istemek hakkınızdır. Hakkınızı zarifçe söylemeniz demokrasinizdir. Bu ders de bunlar için var zaten.
Kaçmamak, kendinizi sorgulayarak yaşamak birçok şeyi çözecektir. Aslında bunları biliyorsunuz ama uygulamada kendinize disiplinli davranmıyorsunuz. Söylem ve eylem birliği önemlidir, gereklidir. Ve farkındalık…
Tasarımlarda pratikliği öne çıkartmanız iyi olmuş. Bakmak hemen anlamak, kullanmaya gelince zorlanmamak önemlidir. İsimden hareketle formu çözümlemek de bir başka pratikliktir… En çok seçilen konulardan biri olan ampul tasarımında ön plana çıkartılan pratiklik olmuş. Ampul ve sağlamlık ilişkilendirilmiş bir başka tasarımda, pazulu kolla…
Reklam filmi senaryosu önerileriniz önemli. Reklam filmi yoluyla okulu istenir, aranır, maceraya gidilir bir yer gibi görülmesi ve dolayısıyla heyecanla, hevesle gidilecek bir yer olmasını reklam filmi yoluyla önermenizi ilginç buldum.
Bebek bezinin reklam filmini düşleyen arkadaşımız yine inanılmaz bir pratiklikten yola çıkmış. Bebek de sever bu bezi, anne de… Bebek bezinin pratikliğinin yanında rahatlığını anlatan diğer tasarım da ilginç… Kutlarım…
Otobüs üstü reklam, düşünen - düşleyen arkadaşımız çizimlerle yazısını - sloganı çok iyi tamamlamış - buluşturmuş.
Duvar üstü reklamı 3 boyutlu düşünüp sloganla buluşturmak iyi olmuş… Tasarımla sözlerin birbirini tamamlaması kalıcılığı sağlıyor.
Duvar üstüne saat tasarımı oldukça ilginç. Saat tutkunu biri olarak tekrar baktım. Böyle bir tasarım – reklam olabilir.
Duvar üstüne bilgisayar reklamı, çağın olayı olan bilgisayar için iyi düşünülmüş… Tabii çok ilginç, farklı olmalı… Bu arada sloganı oldukça iyi… Ayrıca tasarımı - fikri bir kere yaptıysanız - uyguladıysanız 2. kez aynısını tekrarlamayınız lütfen. Bir fikrin beğenilmesi ile sınırlı kalmadan yeni fikirler arkasından koşturunuz. Fotoğraf alanında bu çok olur. Bir fotoğraf ödül almıştır, her yarışmaya gönderilir. Buna bir yaptırım getirmekte yarar var.
Sağır bir duvarın tamamına kat kat ev yapılmış, pencere reklamı için… Varyasyonlarla daha da zenginleşebilir…
Şemsiye, kuşlar, kuş pislikleri… Ve şemsiyenin yuvarlaklığını para sıfırlarının yuvarlaklığıyla ilişkilendirmek ilginç bir reklam filmi karesi olabilir gerçekten…
Üzerine bastıkça yanan ayakkabı tasarımları caddede yerini alamamış sizi ilgili mağazaya götürüyor. Böylece, “ana caddede değil mağazamız,” diye üzülmüyorsunuz.
Tasarımlarda çok amaçlılık öne çıkartılmış. Arkadaşlar bu tasarımları yani kendinizi ciddiye alıp patent almayı düşünmüyor musunuz? Fikir çıkmış ortaya geriye onu geliştirmek ve patent almak kalmış. Geçen senelerde bir arkadaşımız anlatmıştı. Bisikletle yokuş yukarı çıkarken zorlandığı için bunu rahatlatacak bir düzenek tasarlamış uzun süre, pek başarılı olamayınca da denemelerden vazgeçmiş. Ama bir gün gazetede görmüş ki aynı fikir, patenti almış. “Bırakmasaydım, biraz daha sabredip çalışsaydım aynı sonuca ulaşacaktım,” demişti. Demek ki akıllı ve yetenekli olmak yetmiyor. Edison’un ne kadar çok deneme yaptığını hepimiz biliyoruz.
Çok önemsediğim bir şey de başka alanlara ilişkin tasarımları kendi alanınızla birleştirmeniz - ilişkilendirmeniz. Bu çok harika bir şekilde yaratıcılığı kapsıyor. Temel Tasarım dersine girerken bunları yaşama geçirmiştim… Takvim tasarımı ile müziği birleştirmek. Mevsim değişikliklerinde Vivaldi’yi çalması, takvim düzeneğinin. “4 mevsim” takvime iyi gider… Kutlama günlerinde takvimin ışıklanması da ilginç… Veya her mevsimin rengini taşıyan çiçek – ağaç yapraklarına takvim tasarımı… Takvimi biliyoruz, yaprağı biliyoruz. Önemli olan bu ikisini hiç kimsenin düşünmediği bir şekilde ilişkilendirmek…
Takvim tasarımında yatay ve dikey düzlemler çıkış olmuş. Ama bunun görmediğimiz, düşlemediğimiz tarzda sunumu yapılmalı. Dikkat çekmek reklamlarda çok önemlidir. Bir önemli olan da başkalarını taklit etmemektir. Kendi “dikkatinizi” yaratmaktır.
Takvim tasarımı; “dairesel”likten çıkış yapılmış. Takvimin masa üstünde kullanılabilmesi için bir strüktür tasarlanmış. Strüktüre asılan yuvarlak sayfalar yandan taşırılarak her ay için bir renk düşünülmüş… Bu görsellik dünyayı çağrıştıran bir anlam kazanmış. Aynı dairesellik fikri duvar takvimi için geçerli olup burada bir pratiklikle yaprak koparıldığında “ay”lar kalmış.
Takvimle yatın çıpasını ilişkilendirmek … Gemiden zincirle çıkan çıpa takvimdeki rakamlar üzerinde hareket edebiliyor… Tam da Bilgisayar bölümünde okuyor, neden onunla ilişkilendirmemiş derken bilgisayarın takvime dönüştüğünü gördüm.
Mobilya şirketinin masayı takvim tasarımıyla bütünleştirmesi, düşünüldüğü gibi pratik olabilir. Ama tek yıllık mı? Çözümü var mı?
Takvimde bilgi çubuğu kullanmak… Güneş ve ışınlarından takvim yapmak… Her mevsime uygun çiçeklerden takvim yapmak… Saatten takvim oluşturmak… Şişe ve takvim ilişkisi… Bardaktan takvim tasarımı… Futbol topundan takvim… Bavuldan takvim… Uçaktan takvim…
Futbolcu sayısından takvim yapmak; 12. aya gelecekte iyi bir sporcu olacağını hayal eden çocuk koymak…
Ödül için yapılan tasarımlar içerikleri itibarıyla ilginç olabilmiş, soyut düşündüğünüz ölçüde… Ve bu konuya da çok ilgi göstermişsiniz. Anlaşıldı, ödül almayı seven, fazlaca önemseyen bir ülkeyiz.
Kavramlardan en çok seçtiğiniz; saçmalamak … Sanırım buna çok gereksinmeniz var. Baskı altında tutuyorsunuz yetilerinizi. Saçmaladığınızı sandığınız yerde yarattığınızı bir bilseniz… Neyse çocuklarınız öğrenir… Ama mazeret bulmada çok yaratıcı olduğunuzu inkar edemem.
Ne kadar çok saçmalamaya hasretmişsiniz. Bu sınav bunu gösteriyor, kavram bölümünden en çok seçilen sözcük olarak… Saçmalamakla dönerek uçuşmayı buluşturan arkadaşımızın çizimi ilginç. Saçmalayan çizgiler… Saçmalayan yörüngeler… Acaba buradan bir patent konusu çıkar mıydı?
Saçmalamak; farklı kutupların birleşmesini saçmalamak olarak görmek… Saçmalamak; inanınca hayat, sanat, aşk olan… Bunu normal kabul edip başkasının gözüyle kendine bakmamak… Bunları saptayan arkadaşımızı kutluyorum.
En sevilen kavramlardan biri de “ezber kıran,”olmuş. Bunu neden, niçin, nasıl sorularıyla özleştirmek oldukça iyi… Balyozla kırmak, bir başka ezberi kırma yöntemi olarak kullanılmış…
Uçmak kavramını parçalayıp uçurmakla ilişkilendiren arkadaşımız, sonunda dergi resimlerine gitmeseydi iki dağ arasından güneşi doğuran ve nehri akıtan… Ama başlangıç iyi…
Seyretmek kavramını alan arkadaşlarımız tersten bakmasını bilmişler ve seyredilen, görülen yer olarak iyi betimlemişler. Kendilerini biraz daha zorlasalar daha da ilginçliğe gidecekleri kesinmiş.
Boşvermişlikle pişmanlığı ilişkilendirmek, olmak ya da olmamak repliğine kadar götürerek ikilemi sorgulamak… Yaşamayı değil yaşamamayı boşvermek, Şair iyi bitirdin bence… Demek ki varyasyonlar yapmak yararlı oluyor.
Uçmak, kavramını “matematik ve fizik” içinde almak; yaratarak uçmak… Ve bu iki dersi duvarlarla sınırlamamak, yaşamda, yaşamın her alanında görmekle uçmak kavramı çok iyi örtüşmüş.
Umutların özlemi 2 saatte olsa silmesi… Bunun bir öyküyle anlatılması güzel…
Boşvermekle zamanı ilişkilendirmek… En çok ele alınan kavramlardan biri olmuş boşvermişlik… Bunu da düşünmek gerekir.
Özlem; su ve toprak ilişkisiyle anlatılan… Damlayla deniz ilişkisi içinde betimlenen… Evdeki sürahiden damlaların ayaklanıp toprağa doğru hareket etmesi, çizim olarak hoş… Tahterevalli ve çocuk ilişkisinde özlem… Yağmur ve su damlarlının getirdiği ayrılıktaki özlem… Burada varyasyonun ne kadar gerekli olduğunu bir kere daha görmüş oldum…
Topun zıplamasını özlem, karşılaşma, buluşma ile ilişkilendirmek… İlişkiyi elma ve yara bandıyla tasarımlamak…
Sevgi; bunu yaşamayanlar, ya da daha iyi yaşamak isteyenler mi tercih etmiş olabilir veya sevgiyi çok önemsediğinden de olabilir. Anne çocuk ve baba ilişkilerinde, arkadaş ilişkilerinde sevginin önemi betimlenmiş. Belki ardından bir kısa film ya da bir reklam filmi çıkabilir. Sokakta yaşayan aç olan ama yine de yiyeceğini kediyle paylaşan bir sevgi anlatımı…
Sevginin öncelikle anne ile özleştirilmesi… Özellikle kız öğrenciler için geçerli. Erkek öğrenci sevgiyi daha geniş kapsamlı almış. İnsanın yanında doğayı da katarak… Gülümsemeyi sevgi ile birleştirerek… Öğretmenin mesleğini severek yapması… İşte bu çok önemli… Mesleğini sevmeyenler, özellikle eğitim alanında çok kötü sonuçlar doğuruyor… Ve vatanı sevmek son varyasyon olarak verilmiş…
“Sevgi” nasıl tasarım, nasıl bir tanıtım konusu olabilir?
İçtenlikle özgürlük ilişkilendirilmiş… İlişki, içtenlikle ilişkilendirilmiş…
Samimiyet; duygu, açıklık ve dürüstlükle ilişkilendirilmiş… Sevgi; doruk, sınırların zorlandığı, doluluk ve boşlukla ilişkilendirilmiş… Tutku; güzel, yönetim, tek olmak, dönüşmekle ilişkilendirilmiş… Uçmak; anılarla, başlangıçlarla ilişkilendirilmiş… Özlem, sarmalamakla ilişkilendirilmiş… Aramak, yenilikle ilişkilendirilmiş… Boşvermek, bulmamakla ilişkilendirilmiş…
Seyretmek, bitmekle ilişkilendirilmiş… Karşılaşma, melekle - sevgili ile ilişkilendirilmiş…
Kendini çizgi ve yol olarak görmek ve bu bağlamda yaratmak akıllıca… Hem yazı hem görsel. Bu tavrını başarılı betimlenmiş. Şimdi buradan – bu başlangıçtan gideceğin yer – proje… Çizimden bir çizgi film çıkabilir düşüncesi doğdu bende… Yazı ise şiirleştirilebilir… Renklere bakarsak “karşılaşma” renkleri tamamlayıcı olarak düşünülebilirdi… Çizgi – yol, ya da yol – çizgi siyah ve kırmızıyı iyi buluşturmuş. Kırmızı ve siyahı yan yana çok yakıştırırım.
İşi sona bırakma-mak …
Ertelemelerin kendinizi gerçekleştirmeye engel olduğunu yazıyorsunuz. Burada o kadar çok arkadaşımız buluşmuş ki… Bu kesinlikle bir toplum sorunu… Ve bunu yani ertelememeyi bir de yaşamınıza serseniz ne iyi olacak.
Büyüklerin yeniye direnci, gençlerin ertelemeleri çakışınca sonuç ne oluyor? Ve hep karşımızdan cesur olmayı, özgür olmayı beklerken sonuçlar ne oluyor? Gördüğümüz sonuçlar ama göremediğimiz nedenleri değiştirmek üzerine yaratma vesilelerini iyi değerlendirmek bu tür ders ve sınavlarda olabilir. Ancak bu fırsatı değerlendirmeyi düşünenlerce…
Ve yine düşündüğünü yaşama geçirmemek, unutulmasını sağlamak… Neden ülke ilerlemiyor? Bununla yaşadığımız için…
Zamanda değil, zihinde arayışlar yapan arkadaşları kutluyorum. Belki böylece zamanı sorun yapıp iyi değerlendirememenin gerçek nedenin bu olduğuna bakıp değişimler gerçekleştirilebilir. Değiştirebileceğimizi bilmek ama yapamamak – yapmamak, olanlara iyi yanıt…
Duyarsızlığın eleştirisini yapmak oldukça iyi…
İnsan ilişkilerini çok güzel irdelemişsiniz. Şu çıkara ve birilerini, bir şeyleri kullanmaya dayanan…
Okunan alana dair eleştirel bakışa verilen örnek oldukça güncel ve hakikaten eleştirel bakılması gereken bir olay. Demek ki biz, siz genç öğrencileri her zaman ezber eğitimin yerleştirdiği alışkanlıklar nedeniyle eleştirmemeliyiz. Ezberi kırıyorsunuz. Hem de çok güzel bir şekilde. Alanının bilgilerini ezberlemenin ötesinde Türkiye’de yaşanan tüm olaylara bakarak bilinçli davranmak gerekir. Mimarlık eğitimi bunu gerektirir. Ezber kıranı seçmen boşuna değilmiş. Kutluyorum. ( Mimarcı )
“Jeodezi” de okuyup tiyatro konusuna çok ciddi bir biçimde eleştirel yaklaşan arkadaşımızı kutluyorum. Hangi alanda okursak okuyalım yaşamın insanı, kişiliğimizin ürünü olduğunu unutmayalım ve birçok alandan beslenelim. Tiyatro konusunda çalıştığını biliyorum, hem yönetmen hem oyuncu olarak. Bir de teori olarak yaklaşımını çok olumlu buluyorum. Bakış burada çok önemlidir.
Bilgisayar Teknolojileri … Bölümünde okuyup gittiği tiyatroya eleştirel bakmak da çok önemlidir. Arkadaşımızı kutluyorum. Eleştirmek için illa tiyatro yapıyor olmak gerekmez. Bilinçli izleyicilik de çok önemlidir.
Kayırmacılığa, torpile yapılan eleştiri…
Eleştirel bakışta, yapmacılığı plastikle ilişkilendirmek… Tanınmış fotoğraf sanatçılarımızdan İsa ÇELİK, dünyayı plastik çiçeklerin sarmasından çok korktuğunu, söyler…
Eğitime eleştirel yaklaşan arkadaşlara katılıyorum. Farkındalık, farklılık, yetilerinizin değerlendirilmesi, özne – birey olmanız ve bu bağlamda size yaklaşılması doğru olandır elbet… Bunları birlikte başaracağız.
Eğitime eleştirel yaklaşmayı makale, deneme yazar gibi değil de bir öykü ile anlatma ve sonunda şaşırtma ancak sana yakışır Fizikçi… 1. vizenden sonra bunda da böyle yapmana hiç şaşırmadım ve sana yakıştığını düşündüm…
Eleştiriyi eleştirmek. Bu çok iyi. Ülkemizde hakaret etmekle eleştirmek sıklıkla karıştırılır. Bir de arkadaşımızın yazdığı gibi eleştiri çok fazla öznel olmalı mı? Nesnellik çok önemlidir eleştiride. Bilgiyi doğru kullanmak gerekir, çok fazla şahsi söyleme dönüştürmeden… Yakın zamanda bir panele gittim. Eleştirmen aynı zamanda kendi de organizasyon yapıyor, bir başkasını eleştirdiği konuda. Ama öyle çok kendi organizasyonuyla mukayese ederek yapıyor ki ben başarılıyım, sen değilsin, diyor kelime oyunlarının ardına sığınarak. Düşündüm de aynı konuda organize yapmasaydı belki daha nesnel, daha doğru yaklaşacaktı. İşi, “siz bunu yapmayın” a kadar götürmeyecekti. Bu, medya patronlarının ticaret yapması gibi bir şey. O zaman gazetenizin kamburu oluyor, ticareti birlikte yaptığınız kişilere… Bu asla doğru değil…
Eğitimin önüne koyduğu 2 seçenek, meslek liselerden çıkışlılar için ya bunu olacaksın ya da olmayacaksın…
Arkadaşınızı ve kendinizi gerekçeli bir şekilde notla değerlendirmek; burada genel bir değerlendirme yapılmış ve gerekçe iyi… Derse verilen önem üzerinden değerlendirme yapmak ilginç… Bir de ders sınırları-özellikleri ayrıntısı içinde yapıldığında kaç alacaktı acaba? Ben değerlendirmelerimi asla salt yetenek üzerinden yapmıyorum… Her davranış, her fikir, her zamanı doğru değerlendirme, her özgürlüğü; özgürlükte bırakma, kötüye kullanmamayı, kendinizi ciddiye almayı değerlendirilecek başlıklar olarak görüyorum. Tabii bunu çoğaltabiliriz. Devam etmek, vaktinde gelmek, araştırma yapmak vs…
Dil konusuna değinen arkadaşımızı çok kutluyorum. Ana dilinde eğitim gerekli. Yabancı dilleri bilmek araştırma yapmak için lüzumludur ama içine doğduğumuz dilin değerini bilmek çok daha önemlidir.
Sonuç olarak özellikle kavram bölümünde özgürce ve özgünce yaptığınız yaratımların, yorumların nasıl tasarıma, tanıtıma dönüştürüleceğini, hangi alanda kullanılabileceğini düşünelim lütfen. Dönüştürmek, ilişkilendirmek, aldığımız ders içeriğine katmak nasıl olabilir? Bazen tersten düşünmek, tersten bakmak gerekir. Estetiğin işlevsellikle buluşturulmasına bir de tersten bakalım…
Tasarım bölümünde reklama ve patente dönüşecek çalışmalar var. Bunu, yaptıklarınızın devamını düşünelim lütfen.
Zekiliğimizi, yaratıcılığımızı beynimizde, bedenimizde, kağıdımızda hapis bırakmayalım. Yaşam sunalım onlara. Değişimde yerimizi alalım yoksa eleştirinin ve özeleştirinin anlamı olmaz, yaşamın anlamına anlam katmadıktan sonra…
Genellemeler; ışık, zaman, özgürlük, iletişim, saçmalamak, ezberi kırmak sizi en çok ilgilendiren kavramlar olmuş. Reklam filmi, duvar ve otobüs üstü tanıtımlar ve özellikle takvim tasarımı ile ödül yontusu tasarımı en ilginizi çeken tasarım konuları olmuş. Bunların nedenlerini düşünelim, başka konular değil de bunları seçmenin nedeni olmalı…
Söylemlerinizi yaşama geçirmek, başkalarından önce kendimizi değiştirmeyi seçerek eleştirmek, kendimize sorular sorarak, farkında olarak yaşamak ve tasarlamak ve de yaratarak yaşamak… Bunların altını bir kere daha çizmekte yarar var, saygıyla, sevgiyle…
Başarılı olmanın yolları araştırmaktan, çalışmaktan, görsel algıya önem vermekten, meraklı olmaktan, hayalgücüne değer vermekten, çok okumaktan ve sevgiden geçer…
Dersi zenginleştiren fikirlerinizle, deneyimlerinizle, esprilerinizle zengin ve neşeli bir dönem geçirdik. Benim görevim, kendinizi ifade etme olanağı tanımaktı. Bunu birlikte başardık sanırım. Hepinize teşekkürlerimi, saygılarımı ve sevgilerimi sunuyorum…
Dersimin adı, “YARATICILIK VE GRAFİK TASARIM” olmalı… İçeriği - uygulaması bu isme daha uygun.
Not: bu yazı genellemeleri içerir, eğitim amaçlıdır. Özel olanların ayrıntısına burada girmedim. Ayrıca final kağıtlarınıza düştüğüm notlar var…
10 – 01 – 2008 / İSTANBUL
Tülay ÇELLEK
Yıldız Teknik Üniversitesi
www.tulaycellek.com
tcellek@yildiz.edu.tr
ttcellek@gmail.com
|