Tülay Çellek
  Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
 Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
 Tülay ÇELLEK


Ana Sayfa
Yazılar
Şiirler
Poems
Söyleşiler
Tül'den Yansımalar
Resimler
Art
Fotoğraflar
Photograph
Karikatür / Çizimler
Cartoon / Drawings
Tasarım
Design
Tipleme
Character
Barış
Peace
Gerze
Ders Notları
Lesson Notes
Özgeçmiş
Autobiography/cv
Belgeler
Duyurular
Değiniler
İletişim
Contact

Yayın Tarihi: 26.11.2007  

DOSTLUK GÜNLERİ


DOSTLUK GÜNLERİ


DOSTLUK GÜNLERİ



Acılarımın yoğun olduğu günlerdi, en yakınlarımı kaybetmiştim. Aslında normal zamanda yapmayacağım bir şeyi yaparak arkadaşıma telefon açmıştım. O da, “hemen gel,” demişti…

Şimdi aynı acıları o yaşadı ve bana telefon açtı, moralinin çok bozuk olduğunu ve görüşmek istediğini söyledi. Ben de “hemen gel,” dedim. Ama o İzmir’ e gelmemi ve ortak bir program yapmamızı önerince hiç planımda olmadığı halde apar topar İzmir’ e gittim.

Evlerinde kahvaltı yaptık ve cesaret ederek önceden yer ayırtmadan Foça’ya hareket ettik… Tabii cesaret Foça’ya geldiğinde bittiğinden orada yaşayan arkadaşlarımı aradık. Ama onlar da tatilde olduğu için telefonla nerede kalacağımızı sorduk. Önerdiği yerlere tek tek baktık. Yer ve fiyat karşılaştırması yaptık. Sonunda pansiyon sahiplerinin gerçek olmayan beyanlarına inanarak denizin önünde çok kullanışlı diyerek bir pansiyonda karar kıldık.

Gece tüm kanlarımız Kızılay’a değil sivrisineklere gitti ve aşırı sıcaktan uyuyamadık… Halbuki pansiyon sahibi tam tersi bilgi vermişti sorduğumuzda, “merak etmeyin” diye söze başlayarak.

Sonuç olarak, “nasılsa deniz kıyısı çok kullanışlılık nedeniyle diğer hizmetler iyi değildi, idare edelim birkaç gün,” dedik. O pratikliğin altına sığınıp profesyonel bir pansiyonculuk örneği göstermediler. Bir daha gidersem o pansiyonda kalmayacağım kesin…

3 gün kaldık. Arkadaşım ablasının arkadaşlarını buldu son anda. Evleri yeşil çimenlerin ortasında. Bahçelerinde incir ağacı. Dalından toplayıp yemek bir başka güzel. Evlerinin bulunduğu alan bir dağa dayalı ve dağda ilginç taş kayalar var, tam yontuluk… Aslında belediye başkanları kendileri olmasa bile danışmanlarından biri kültür ve sanat alanından olsa böyle görüntüleri fark edip çok güzel değerlendirebilirler.

Arkadaşlar bizi Foça’yı gezdirdiler. Çok güzel gerçekten… Zaten Foça tarih, kültür kokuyor; deniziyle, yerleşim tarzıyla, evleriyle… Sanatçıların buraya gelmeleri, yerleşmeleri boşuna değil.

Foça’dayken arkadaşım, “Dikili’ye gidelim,” dedi. Orada Resim Bölümünden hocamız var. Ben arada görmüştüm ama Fatoş 30 yıldır görmemişti.

Biletimizi garda şoförlere rica ederek İzmir’e tekrar gitmemek için aldırdık, Fatoş’un arkadaşlarının haklı önerisiyle. Yolda erken çıktığımız için epey bekledik. Ve Edebiyat Fakültesinde okuduğunu öğrendiğimiz bir gencin elinde “Tutunamayanlar” ı görünce sohbet ettik.

Hocamıza Foça’dan telefon ettiğimizde o da çok sevindi hatta hemen bize pansiyon baktı önermeden. Evlerine yakın bir tanıdık varmış. Oraya gitmeden pansiyon tutulmasına çok sevindik hele hocamızın böyle bir jest yapması bizi çok mutlu etti.

Pansiyonda kahvaltı denize nazır yapıldı her sabah. Kahvaltıyı da severim denize bakmayı da… Biz Hocamıza gittik bir iki kez eşi de bize iadeyi ziyarete geldi. Edebiyat öğretmeni olan Güven Hanım, dolu dolu bir insan. Hafızası çok kuvvetli. Bize o kadar güzel şiirler okudu ki... Hocamız Prof. Dr. Fikri CANTÜRK bizi görmekten gerçekten çok mutlu oldu. Eğitimciliğin en güzel tarafıdır, öğrencileri tarafından aranmak… Evinin altını apartmana giriş katını atölyesi yapmış. Bahçeye de masa atmış, bir güzel resim yapıyor yazlıkta. Yıllar önce Gerze’deki evimize gelmişler, annem oranın meşhur yemeklerini yapmıştı. Güven Hanım Gerzeli, evleri var. Fikri Bey hocam oranın bahçesini de atölyeye çevirmişti.

Bir akşam onlarda balık yemeğe gittik ve gece yarısına kadar konuşmayı, anıları bitiremedik…

Samsundan bir hocamız daha varmış, dersimize girmemişti. Onu da gördük evlerine ziyarete giderek…

Dönme vakti geldi. Bu arada öğrendim ki yine Samsun’dan 30 yıldır görmediğim bir hocam İzmir’de imiş ve gözlerinden ameliyat olmuş. İki seçeneğim vardı ya Dikili’den doğruca İstanbul’a gidecektim, bilet de bulmuştum ya da yolumu uzatıp İzmir’e gidecek hocama geçmiş olsun diyecek oradan İstanbul’a dönecektim. Yolumu uzatıp Bedriye Hanım Hocamın evine gittim. Bir insan ancak bu kadar sevinir. Durdu durdu sarıldı. Ziyaretine geleceğimizi bildirdiğimiz için börekler yapmış, çeşit çeşit hazırlık yapmış… Kızı geldi onunla ve torunuyla tanıştık… Evinde muazzam bir duygu selinde yüzdük. Durmadan içimden “iyi ki yolu uzatmışım,” dedim…

Her yolculuk bir ayrılıktır
Her yolculuk aynı zamanda bir buluşma

Ne olursa olsun hüzünü taşıyor içinde
Ve buluşmak heyecanını doruğa çıkartıyor…
Tıpkı bu yazılarda yolculuğa çıkmak gibi
Bitince bir başka yazıda başka yolculuk serüvenlerine gebe kalmak gibi…

Buluşturan yolculuklarla dostluk günlerini yaşamak harika…

Yazın başladı, şimdi bitti yazı…

19 – 11 – 2007 / İSTANBUL

Tülay ÇELLEK

Yıldız Teknik Üniversitesi
Sanat ve Tasarım Fakültesi
Sanat Bölümü Öğretim Görevlisi

http://www.tulaycellek.com

tcellek@yildiz.edu.tr


Tülay ÇELLEK








<< Geri Dön [Okunma: 3097 ]


[ Yukarı çık ]    



© Her hakkı saklıdır.