Afiş – Yaşasın beni fark ettin…
İletişim kuruluvermişti, bir anda…
Öğrenci – Gözlerin dikkatimi çekti. Bakışlardan etkilenirim. Gözlerin kuş olmuş. Kuşlar göze dönüşmüş. Özgürlüğüme düşkünüm… Farklı olan dikkatimi çeker. İlginç biçimler baktırıyor tabii.
Afiş – Etrafta görebileceğin bir sürü afiş, duyuru, ilan, tabela vs. var. Ben ilginç, değişik olmalıyım ki, fark edileyim… Yoksa geçer gidersin.
Genç – Bir şey, bir ürün sattırmıyorsun. Para kazanamayacaksın ama…
Afiş – Her yaptığım, her sergilenmem para için olamaz. İnsanlık için, sevgi, barış, cevre, sağlık için de olabilir.
Öğrenci – Bir Kurumu da tanıtmamışsın. Yeni açılan bir kurumu öğretmiyorsun bana şu an. Bir filmi de tanıtmıyorsun, gelin beni izleyin diye.
Afiş – Barışı öğretiyorum ya… Çevreyi anımsatıyorum. Bu da benim görevlerim arasında…
Öğrenci – Evet ben çevreciyim. Bu konuda arkadaşlarla çok da konuşuruz…
Afiş – Benim anımsatmalarım barış, çevre için bir şeyler yapmanız, birleşmeniz için zaten… Katkı verebiliyorsam konuştuklarınızı yaşama geçirmeniz için, ne mutlu bana…
Öğrenci – Sana daha da dikkat etmeliyim. Hocalardan biri kendi konuşup öğretmeye kalkacağına tutturmuş “etrafınızı gözlemleyin, gelip gördüklerinizi, deneyimlerinizi atölyede anlatın,” diyor. Eleştirel bakışlarımızı önemsediğini yineleyip duruyor. Bunlar yetmiyormuş gibi bir de o afişin konusuna ilişkin fikir ürettiriyor. “Siz olsaydınız ne yapardınız, nasıl tasarlardınız,” sorusunu sorarak… Ve araştırma yaptırmamızı öneriyor. “Soru üretin, yaratıcı olmak, araştırma yapmak için gerekli” diyor Halbuki ben alışmışım sorulara yanıt vermeye…
Afiş – Beni fark ettiğine göre beğendin mi?
Öğrenci – Evet. Güzelsin.
Afiş – Neden güzelim? Neden etkilendin?
Öğrenci – Sen de bizim hocayı geçtin. Neredeyse “beni yeniden kendi kişiliğine göre bir de sen tasarla,” diyeceksin. Halbuki ben başkalarının ürettiği problemleri çözmeye alışmışım. Hazır geliyor. Beynimi, algılarımı kullanmaya gerek kalmıyor. Sezgilerim de işe yaramıyor o zaman, ama neyse…
Afiş – Fakat yine de boş veremiyorsun, doğanda var ve fark ediyorsun… Gerçi anlaşılan biraz da dersin payı var?
Öğrenci – Neden kırmızı kullandın, siyah beyazın yanında?
Afiş – Kırmızı isyankarlığın, başkaldırının rengidir. Aynı zamanda sıcaktır, yakınlaştırır, dikkat çeker.
Öğrenci – Bir kurumun, bir ürünün reklamını yapmıyorsun.
Afiş – Onu yapan afiş arkadaşlarım da var. Geçende yeni bir üniversite açıldı. Arkadaş afişlerin tasarımlarında çocuklar, gençler rol aldı… Cıvıl cıvıl bir afiş… Ama o benim konum değil. Ben müşteriye, paraya bağımlı çalışmam. Özgürüm.
Genç – Senin konu içeriğin tam olarak nedir? Nasıl bir başlık altına giriyorsun?
Afiş – İnsanlığı ilgilendiren sosyal konular vardır, biliyorsun…
Genç – Ben sevmek, aşık olmak, yaşamak istiyorum gönlümce, bunlarla uğraşamam.
Afiş – Aşık olman için önce yaşaman gerekir. Savaş varken bir gün sıra sana da gelebilir. Onun için benim konum “BARIŞ” Ayrıca sevgiyi ilgilendiren konularda da afiş tasarımlayabilirsin ya da tasarım yapmıyorsan eğer doğru, nitelikli seçim yapabilirsin… Bakman, düşünmen, sorgulaman çok önemli. Yaşadığının ayrımında olmak güzeldir.
Öğrenci - Uzaktan acaba “Barış” konulu bir sempozyum mu, diye bakmıştım öncelikle sana. O nedenle ne zaman ve nerede olacağına dair bilgiler aradım.
Afiş – Barış her yerde, her zaman… Herkese…
Öğrenci – Okuldan çıkıp kursa gider oldum. Afiş bir kursun tasarımı olabilir mi diye de şaşkınlıkla düşündüm doğrusu… Bir kurs duyurusu için etkili bir konu, diye durup baktım… Tabii bizim ilgi alanlarımız, yaşantımız neyse hemen onunla ilişkilendiriyoruz gördüklerimizi doğal olarak…
Afiş – Durup bakman kadar, başımdan ayrılınca düşünmen gerekir, diyorum. Bu nedenle olsa gerek aramızdaki konuşma uzadı.
Öğrenci – Evet oldukça uzun derinlikli ve ayrıntılı konuştuk seninle. Etkilendim. Arkadaşlara da söyleyeyim… Hatta haftaya Grafik tasarım dersinde anlatayım. Hocamız da görsün ben artık bakarak, fark ederek yaşıyor ve taşıyorum yaşamıma. Tabii önce görmem önemli. Ve paylaşmam…
Afiş – Derslere bu şekilde taşınırsam daha etkili olacağım kesin. Yoksa salt hocanızın gözünden aktarılmam bu kadar etkili olabilir mi, bilemem. Ama merkeze öğrenci konduğu zaman daha iyi olacağı kesin… Gözler, görüşler çoğalacak, daha bir sahiplenme başlayacaktır.
Genç – Bu benim için farklı bir iletişim deneyimi oldu… Görmeyi, görerek algılamayı daha da önemsemeliyim.
Afiş – Tabii bana salt işlevsellik kadar estetik olarak da bakıp değerlendirmen önemli. Bir o kadar da işe yaradığımın ayırdında olman iyi.
Öğrenci – Ben de tasarlamalıyım. Ben de yaratmalıyım. Hep hazıra konmak yerine yaşamın anlamını düşünmeliyim. Çalışmalı ve araştırmalıyım. Farkıma varmalıyım.
Afiş – İstediğin kadar dil var. Kendine en uygununu seçebilirsin. Hangi dil seni en çok mutlu ediyorsa o malzemeyle, o teknikle söyleyeceğin çok söz olabilir.
Öğrenci – Sevgili afiş sana bakmak kadar okumam da gerekiyor galiba…
Afiş – Haklısın… Beni daha başarılı tasarımlayabilmen için çok kitap okuman, kültürlü, bilgili olman gerekiyor…
Öğrenci – Sorma, zaten senden sonra kitap okuyalım diye hocamız kitap kapağı tasarımı konusu koymuş.
Hiçbir şekilde kaçış yok. “Yorgunuz, bu hafta uyuduk,” dediğimizde, “o zaman düşlerinizi anlatın,” diyor ve oradan yakaladığı sözcüklerle dersin konusu arasında ilişki kurup yine fikir ürettiriyor… Hiç böyle aykırı, kuralları yıkan bir hocaya rastlamadık. Giderayak bizi tersyüz etti, öyle mezun oluyoruz…
Genç – Semboller kullanmışsınız, çok yalınlaştırmış, sadeleştirmişsiniz… Hemen içinize girilip dolaşmaya başlayıveriyoruz, kalabalık olmadığı için çarpacaklar diye endişemiz olmadan… Üstelik yazınız çabuk okunuyor, yormuyor, akılda kalıyor. Bana fazla zaman kaybettirmedi de…
Afiş – A, evet, sadece kuşlar bildiğiniz yerde değiller, çiçekler de bildiğiniz yerlerden alınıp başka yerlere taşındı ve değişik ilişkilendirmeler yapıldı…
Öğrenci – Bildiklerimden bilmediğim, görmediğim, hayal etmediğim görüntüler – tasarımlar çıkartmışsınız…
Afiş – Merak ettik değiştirirsek, altüst edersek nasıl durur, derdimizi nasıl anlatırız diye? Ama başarmışız ki yürürken durdunuz ve benimle konuşmaya başladınız…
Öğrenci – Haklısınız… Şimdi biraz daha farklı olarak yoluma devam edeceğim sanırım… Sevgili afiş sana teşekkür ediyorum…
21 – 11- 2007 / İSTANBUL
Tülay ÇELLEK
Yıldız Teknik Üniversitesi
Sanat ve Tasarım Fakültesi
Sanat Bölümü Öğretim Görevlisi
http://www.tulaycellek.com
tcellek@yildiz.edu.tr
|