Gittiğim birçok yerde anlatmaya başladım Paşakapısı kadın hapishanesindeki seminerimi… Oraya ne katkı vereceklerini öğrenmek için çalışmaya başladım…
Ricam üzerine önce Sayın Tınaz TİTİZ konferans verebileceğini hemen bildirdi. Arkadan psikiyatrist M. Tahir CEYLAN olumlu yanıt verdi. Prof. Dr. Yıldız TÜMERDEM hocama bahsetmiştim. Sağolsun çok sıcak baktı. Sağlık konusunda bir söyleşi yapacak. Eminim gitmişken başta çocukları ve herkesi muayene edecektir.
Fotoğraf atölyesinin açılışına gitmiştim Sn. Şahin DİRİCAN ile Sn. Yüksel ALTUN biz de katkı veririz dediler. “İstanbul” konulu karma bir saydam gösterisi yapacaklar ayrıca fotoğraf atölyesi bile düşünüyorlar. Onlara güveniyorum, yaparlar hem de en iyisini.
Paylaşmak çok güzel, mutlulukları çoğaltıyorsunuz…
Radyoevine söyleşi yapmaya gittiğimde Paşakapısı Uzman Psikologu Sn. Yücel Sözen ile Sn. Yaşar MORPINAR’dan bahsettim ve söyleşiye Yaşar Beyin, “ben ne konuşacağım gelmesem de olur,” demesine karşın gelmesi konusunda ikna ettim 3 kişinin söyleşisi çok daha renkli oldu ve üstelik Yaşar Beyin getirdiği müzik aletleriyle bir de şenlendi…
Prof. Dr. Lütfiye EROĞLU hocamın ricası üzerine sanat alanından arkadaşlarıma ulaştım. 2010 İstanbul’un dünya kültür kenti olması nedeniyle çocuklarla birlikte bir proje hazırlıyorlar sanatsal ve tasarımsal destek gerekli. Sayın Sabri VAROL çok ilgilendi sağolsun… Sayın İlhan BİLGE’de çok ilgilendi, sahiplendi. Ne kadar teşekkür etsek azdır. Şimdi birlikte toplantı yapacağız. ( Toplantı yapıldı )
İlhan Beyle ilgili ilginç bir anım var. İstanbul’a geldiğim ilk yıllardaki yaşadıklarımı hiç unutamıyorum.
İstanbul’a gelmek için çok uğraş vermiştim. Hayallerimin kentiydi yiğidim İstanbul. Sanat vardı, kültür vardı ve dünyaya açılan kapıydı benim için. O zamanlar bir varolan da yoğun içe kapanıklılığımdı…
Okuyor, araştırıyordum durmadan. Bir gün Grafikerler Meslek Kuruluşunu keşfettim… Tüm çekingenliğime karşın, kendimle müthiş mücadele ederek ve kendime durmadan İstanbul’a gelme nedenini anımsatarak kapılarını çaldım, sürekli ertelemelere noktayı koyarak…
İlhan Beyle böylece tanışmış oldum… Orası benim için bir kapı, bir pencere olabilirdi İstanbul’a, hatta dünyaya açılmak için… Bir tutanaktı sanki yaşantıya… Düşlerim böyleydi o kuruluş için… Yeni insanlar tanıyacaktım yabancısı olduğum ve çok yalnızlık hissettiğim koca İstanbul’da… Alanı benim gibi olan insanların yanında tek kalmayacaktım. İstanbul’un sularında hüzünle boğulmayacaktım artık…
Anımsıyorum, “üye olabilir miyim,” dediğimi oldukça çekinik bir tavırla. İçimde fırtınalar kopuyor, okyanusların gel-gitlerini yaşıyordum adeta öneriyi getirirken… Ama sonunda söylemeyi başarmıştım, yelken açabileceğim muazzam dünyaya girebilmek için. Fakat haklı olarak İlhan Bey buranın bir meslek kuruluşu olduğunu, sadece piyasada çalışanları alabileceklerini, öğretmenleri almadıklarını söyledi, kibarca… Yapacağım tek şeyi yaptım evime sığınmayı ve uzun süre ağlamayı… Çok sevdiğim öğretmenliğin yanında bir başka dünyada da yaşamak istemiştim ama kurallar buna izin vermemişti. Halbuki oraya girip havasından bir şeyler yapabileceğimi umuyordum. Orası benim için bir başlangıç olacaktı. Kurumdu dolayısıyla ciddiydi ve bana zarar gelmezdi, diye hesap etmiştim sadece… Ama kurallar, sınırlar vardı bazen aşamayacağımız… İlhan Beyin yanına birkaç kez gittikten sonra bu olay beni adeta sonsuzca oraya gitmekten alıkoymuştu… Ne yüzle gidecektim ki… İstanbul’a geldiğim yıllar yaşadıklarımı, gördüklerimi hiç unutmadım. Ama çok tuhaftır bu olayı unuttum. Çünkü yıllar sonra sergilerde rastladığımızda İlhan Bey durmadan kendini yeniden tanıtmak zorunda kalıyordu… Ve bir gün her şeyi anımsayıverdim… Neden İlhan beyi unutmuştum, sebebi; o olaya o kadar üzülmüştüm ki, sanırım aşırı derecede derinliklerime gömmüştüm. Bilinçli olamaz ama herhalde unutmak istedim… Büyük bir yıkımdı ruhum, hayallerim, düşlerim adına… Günlerce etkisinden kurtulamamıştım. Evet, benim için o dünyaya açılan kapı yüzüme kapanmıştı.
Yıllar sonra Grafikerler Meslek Kuruluşunun her sene açılan sergisine gittiğimde, Garaj İstanbul’da görevli bir gençle karşılaştım. GMK nin eğitim seminerleri verdiğini söyledi ve beni eskilere götürüverdi… GMK ya girseydim eğer eğitimi ve yaşamı birbirine bağlayacaktım. Bir köprü oluşturacaktım o kurumla okul arasında. Ayrıca bu vesileyle ben de çalışacaktım… GMK benim için buydu o zaman… Ondan sonra tamamen kendimi eğitime verdim. Eğitim yöntemlerini araştırarak daha iyi ve verimli bir eğitimci olmaya çalıştım… Canım öğrencilerimi çok seviyorum… Ve ben dersimi yaşama taşıyorum…
Başka neler yapıyorum; Fotoğraf çeken arkadaşları yüreklendirmeyi seviyorum. İhtisas yapacaklara yardım ediyor, elimden geldiğince katkı veriyorum.
Çok yoğun olmama karşın yazan arkadaşlara da katkı vermeyi sürdürüyorum elimden geldiğince… Ve çok mutlu oluyorum…
Ve çocuklar ve gençler… Her yerde… Okulun, üniversitenin dışında da onlara ulaşmanın bir yolunu buluyorum verdiğim “yaratıcılık” seminerleriyle…
***
Karikatür en sevdiğim yer, yaşam, tarz… Bir de karikatür etkinliğimize ilişkin yaşadıklarımızdan paylaşımlar…
Merhaba,
Bu gün telefon edeceğim. Semih Beyin de önerisi oydu... Deneyimlerinizi bizimle paylaşmanız çok güzel. Dediğiniz gibi sıcağı sıcağına devam etmeliyiz, arayı soğutmadan... Dağların arasındaki Çanakçı öğrencileri dünyaya açılıyor bundan daha güzel mutluluk olabilir mi? Bağlantı kuran Ferhat ŞENATALAR Hocamıza bir kere daha teşekkürler...
Sevgili öğrencilere selamlar...
Sevgiler
Tülay ÇELLEK
***
Merhaba Tülay Hanım
Karikatür sergisi Çanakçı için değişik ilk bir etkinlik olur. Onlarla nasıl bağlantı kurabilirim. Sizin yapmış olduğunuz seminerin etkisi hala devam ediyor. Bugün derste boya çalışması olarak "damlatma ve üfleme "tekniği ile çalışma yaptırıyordum. Onlara nasıl yapacaklarını gösterirken bir öğrenci "işte bu da bir nokta" dedi. Bende devamını getirerek "üfleme ile noktayı çizgiye dönüştürüyoruz "dedim. Gülüştük. Çok hoşuma gitti.
Karikatür sergisini de gerçekleştirirsek onunla ilgilide güzel geri dönütler alacağımıza inanıyorum.
Sevgiler Saygılar
Şermin KÜTÜKÇÜ
***
Merhaba Tülay Hanım
Sitenizde Çanakçı için de bizim içinde yazdıklarınız çok güzeldi. Teşekkür ederiz. Hem Ferhat hocamın hem de sizin sayenizde küçük bir ilçede büyük geri dönütler aldığımız zevkli bir seminer gerçekleştirdiniz. Hala öğrenciler bazen dersler de bazen de belletmenken yurtta seminerle ilgili bana soru soruyorlar. Hatta öğrencilerden biri hafta sonu dershane dönüşü evin pencerelerindeki demirlerden esinlenerek "bebek odasının pencere demirleri bebek şekli ile anne-baba odası ise kalp biçiminde olabilir," dedi ve arkasından da, "hocam etraftakilere bakış açımız değişti" dedi. Öğrencilerimizdeki at gözlüklerini açmamada yardımcı olduğunuz için hem size hem de Ferhat Beye teşekkür ederim.
Şermin KÜTÜKÇÜ
***
Karikatürcüler derneğine Sn. Semih POROY’ UN önerisiyle telefon ettim. Telefona çıkan hanım, Cumartesi günü öğleden sonra geldiklerini söyledi, karikatürist dostların.
Cumartesi günü gittiğimde değerli Raşit YAKALI Bey ve yine karikatüristlerimizden Mühittin KÖROĞLU ile karşılaştım. Daha önce değerli eşiyle tanışmıştım. Şimdi oğlu vardı yanında ve tanışmadığım birkaç karikatürist arkadaş daha. Tabii bir bir tanıştık, yenidünyalarla. Gelme nedenimi belirttim hemen. Giresun Çanakçı Çok Programlı lisesinde karikatür atölyesi yapmalarını ve sergi düzenlemelerini arzu ettiğimizi söyledim. Daha önce yazdığım için Raşit Bey, yönetim kurulunda görüşüldüğünü söyledi. Yeni tanıştırıldığım yönetim kurulundan Sn. Aziz YAVUZDOĞAN bizzat ilgilendi. Trabzon’daki Sn. Adnan TAÇ’ı aradı. Sonuç olarak yol ve yemek masrafları karşılanacak, onlar da sergi açacak ve karikatür atölyesi gerçekleştirecekler. Oradan çok mutlu bir şekilde ayrıldım. Çok iyi bir organizatör ve yönetici olan Sn. Ferhat ŞENATALAR önermişti karikatüre ilişkin etkinliği, ben tanıdıklarıma giderek aracı oldum. Lise Müdürü ve Şermin Hanım da orada katkı verecekler. Öğrencilerin dünyalarının genişlemesi, hayalgüçlerinin kuvvetlenmesi ve değişim sağlanacak.
Daha sonraki bir dönemde de Değerli Sönmez YANARDAĞ ile bir başka karikatür etkinliği yapmayı da karara bağladık. Yine aynı koşullarda olmasıyla tabii…
Bu olayda - etkinlikte katkısı geçen ve geçecek olan değerli dostlara yürekten teşekkürler…
Ve…
Ne ağlamalar biter ne gülmeler…
Ne hüzünler biter
Ne sevinçler,
Yaşamaya ve yazmaya devam…
Sevgiler, saygılar
16 – 11 – 2007 / İSTANBUL
Tülay ÇELLEK
Yıldız Teknik Üniversitesi
Sanat ve Tasarım Fakültesi
Sanat Bölümü Öğretim Görevlisi
http://www.tulaycellek.com
tcellek@yildiz.edu.tr
|