Tülay Çellek
  Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
 Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
 Tülay ÇELLEK


Ana Sayfa
Yazılar
Şiirler
Poems
Söyleşiler
Tül'den Yansımalar
Resimler
Art
Fotoğraflar
Photograph
Karikatür / Çizimler
Cartoon / Drawings
Tasarım
Design
Tipleme
Character
Barış
Peace
Gerze
Ders Notları
Lesson Notes
Özgeçmiş
Autobiography/cv
Belgeler
Duyurular
Değiniler
İletişim
Contact

Yayın Tarihi: 26.6.2007  

ŞÜKRAN KURDAKUL<br>BİR YÜREKTEN<br>BİR YAŞAMDAN


ŞÜKRAN KURDAKUL
BİR YÜREKTEN
BİR YAŞAMDAN



ŞÜKRAN KURDAKUL
BİR YÜREKTEN
BİR YAŞAMDAN



İstanbul’a geldiğim ilk yılların unutulmazlarındandır Şükran KURDAKUL

Gençlerin çokluğunda, kitapların bulunduğu kafeterya gibi bir yerde söyleşi yapıyordu… Baktı ki gençler aralarında fazlaca konuşmaya başladılar önce onlara, dinlemenin ne demek olduğunu anlattı, saygıyı, duyarlılığı gündeme getirerek… İçimden “disiplinli bir öğretmen gibi” diye düşündüğümü hala anımsarım.

Müthiş bir konuşmaydı, şiirsellikle sürüp giden… Her şeye dem vuran… İçinde toplumculuğu çok geniş bir biçimde barından bir şiirsellikti gerçekten konuşması… Unutamadığım bir tarafı da içlerinde kırların da bulunduğu saç biçimiydi. Perçemli, ilginç bir tarz… Saçı bile bir farklılıktı… Ve özellikle yüreğime işleyerek aldığım ilk şiir kitabı… Bir şiir kitabına bu isim ancak bu kadar yakışır…

BİR YÜREKTEN
BİR YAŞAMDAN

SOYAĞAÇ


Bir dalında yüreğimin kuşları var
…………..

***

SEVGİ ORMANI

Bu sevgi ormanında
Ağaçlar gözlerimin içine güldüler
Soluğumda yeşiller çiçeklendi
……………….

***
EMEĞİN ÖYKÜSÜ

Kitaplar elimde öykülendi
Düşlerim vurdu şiirler denizine
…………….

***
GENÇLİK

Irmağımda başımın döndüğü yıllardı
Geçtiğim her yerde benden bir şeyler kaldı
……………

BİR YÜREKTEN
BİR YAŞAMDAN
şiir kitabından birkaç şiirinden bir, iki mısra… Kitabında tümü, yaşamınıza serilmek üzere sizi bekliyor.

Şükran KURDAKUL’a dair unutamadığım ikinci anım, tıklım tıklım dolan AKM Konser Salonunda yavaş yavaş yürüyüşüydü öncelikle… Ve düşündüklerim… “Yaşarken bir insanın bu kadar sevilmesini, sayılmasını görmek, şahit olmak kadar güzel bir şey olamaz…”

8 Nisan Pazar, Şükran KURDAKUL 75 Yaşında…

KONUŞMALAR
: Server TANİLLİ, Cengiz BEKTAŞ, Güngör GENCAY, Adnan YALCINER, Murat TOKMAK…
MÜZİK: Tuncer TERCAN, Ömer YILMAZ
TİYATRO: Tiyatro Sahnesi, Engin ALAP “Zindandaki Şair”
DANS: Çağdaş Bale Topluluğu
DİA: Ferda ÇAĞLAYAN
SUNAN: Gülsen TUNCER
DÜZENLEYENLER: Türkiye Yazarlar Sendikası – PEN Yazarlar Derneği – Evrensel Kültür Merkezi

Etkinliğin sonunda, “herhalde bunları yaşadıktan sonra Şükran Hocamız, kaldığı hücrelerdeki ışıksızlığı, ihanetleri, baskıları ve bunlara dayalı hüzünleri elinin tersiyle silip atıvermiştir yine bir şiirinin içine” diye düşündüğümü de anımsıyorum.

“…rüzgarına katılıyor, veriyor ozan yüreğini bu rüzgara, açıyor yelkenlerini; yoğun kişisel, soluklu bir şiir döküyor ardından.” Atilla İLHAN

…Emekçiden yana, halktan yan olan, olayların günümüzün, dolayısıyla da çağımızın bir tanığı.” Adnan ÖZYALÇİNER

“… düzenin çıkmazlarını, bozuk işleyişini okura iletmek…” Selim İLERİ

“…kafa ekmekçilerinin açmazlarını… işçiliğin ürünü… ozan duyarlılığının yanı sıra araştırıcı bir beyin…” Mehmet ERGÜN


“…’yapıt’ koyabilmektir. Kurdakul bu işi tam bir yüreklilikle yapmış…” Oktay AKBAL

“…önemli incelemelerinden biri de Çağdaş Türk edebiyatıdır… toplumun değişimine koşut ‘yazın’ın değişimini belirlemeye çalışıyor…” Adnan BİNYAZAR

“… Direnmenin ustası…” Doğan HIZLAN

“…zindan ne demek genç yaşında öğreniyor şair…” İlhan SELÇUK

“ …al beni sevecenliğine…” Sennur SEZER
“… us gücüne yasak koyan eğitim kurumlarıyla insanı… gerçekliğe ‘toplumsal duyarlık’la baktı… Şiirimizin soylu temsilcilerinden biridir Kurdakul.” Server TANİLLİ
“…Şiire baktığımızda ozanı görüyoruz, ozana baktığımızda ise şiire götüren hazırlığı ve şiiri yoğuran eğilimlerin ipuçlarını.
… Şiirin ezberlenir olmasını, akılda kalmasını istediğinden sese önem verir…
… ‘zeka ve düşüncesinin buyurduğunu duygusal içlemi’ne yedirecek, bu içlemi ‘imgeleştirerek söyleyecek’tir.
…ulusal bağımsızlık… yurtsever coşku... Acılar Dönemi kitabı… iç yolculuk serüvenidir…

Çocukluğunu, ilkgençliğini yaşadığı Ege ise, Kurdakul için doğa’nın özel adıdır.

Kendisinin ‘şairce düşünme’ dediği, yaşamla yüz yüze bırakma yöntemine…
Kendi deyimiyle söylersek, ’yerinden kaldırıp yürütecek’ bir lirizm giderek okurun zihninde aydınlık düşürecek ussal bir işleme dönüşmektir.
… Onun gibi, her dönemde atılımı ve gelişimiyle üstünde konuşulacak bir ozanın bir tek örüntüsü olamaz. Bendeki olsa olsa bunlardan yalnız biridir.” Kemal ÖZER

Doğum günü anısına hazırlanan kitapçıktan geçemediklerim…


Şükran KURDAKUL ile son anım da ölümünden sonraki bir doğum günü etkinliği idi… Çağının tanıklığı vefatından sonrada devam ediyordu çünkü… Ozan, öykü yazarı, edebiyat tarihi incelemesi ve siyaset sarmalında noktalan bir yaşam.
Bilgi Üniversitesinde gerçekleştirilen bu sempozyumda – bilgi şöleninde, KURDAKUL’un kitaplarıyla karşılanıyorsunuz… Sempozyumu çok değerli isimler dolduruyor… Öner Yağcı, Doğan Hızlan, Sennur Sezer, Adnan Özyağcılar gibi daha pek çok değerli isim değerli ozanımızı her yönüyle ele aldılar…

KURDAKUL’un akrabası Sayın Cemal BEŞKARDEŞ bir yazışmamızda ya da karşılamamızda yazarlığının, siyasi yapısının dışında gerçekleştirdiği çok önemli bir şey konusunda beni bilgilendirmişti. Nitekim kendisiyle ilgili araştırma yaparken bu güzellik yine önüme çıktı… Yatılı okuduğum için bunun ne demek olduğunu en iyi bilenlerdenim. Yoksa okuyamayacaktım büyük bir olasılıkla…

BİKEV – Bigadiç Kültür ve Eğitim Vakfı – Rüştü Koray Kız Öğrenci Yurdu… Miras kalan bir araziye apartman dikip, kiraya vermek yerine yaşam koşulları ağır olan ailelerin kızları okusun diye yurt yaptırıyor KURDAKUL ailesi… Vakfın Yönetim Kurulu’nda görev alan Şükran KURDAKUL’u ozanlığı, siyasi mücadelesi yanında bu tavrını bir başka takdir etmek istiyorum. Ve sevgili eşini de ayrıca kutluyorum… Sayelerinde eğitime olağanüstü bir katkı sağlanmıştır…
Bu topraklarda böyle ozanlar yetişti diye ne kadar övünsek azdır.


Fotoğraf: Kadir İncesu


ARMAĞAN

Bunca yıl çok ışık birikti avuçlarımda
Senin olsun
Esinlen sevgi dokuyan ellerimden
Bunca yıl şiirin, kardeşliğin, kavganın
Has bahçelerinde yarattım bu gerçeği,
Sabrım senin olsun.
Aşkım senin olsun.

Acıların sütüyle büyüttüğüm umutlar
Mahpushane avlularında boy verdi,
Dolunay menekşelendi kirli kara camlarda.
Her görüşte yeniden vurulduğumuz ana evren
Özgürlüğe boyadı saksımdaki çiçeği
Senin olsun.

Biz ki acılar döneminden
ellerimizi kirletmeden geçtik.
Direncim senin olsun,
sevgim senin olsun.

Ödüller
; her biri birbirinden anlamlı… “Barış ödülü” beni çok duygulandıran… Şiir barıştır, sevdadır, tutkudur. Ve koca bir romanı bir mısraya sığdırma marifetidir.

Şükran KURDAKUL’un kişiliğindeki çok önemli bir yanı da siyasi tavrıdır, bilincidir... Şiirlerinin dışında severek okuduğum “Çezaevinden Babiali’ye Babiali’den TİP’e” isimli kitabında ayrıntılı anlattığı bu yönünde yaşadıkları, yaptıkları önemlidir. Ama ben bu yanını siyaset bilimcilere bırakacağım. Beni öncelikle ilgilendiren olağanüstü şiirleri… Şiirlerindeki duygu, düşünce, yaşam, anlamdır… Kısacası her şey… Oradan dünyaya bakışı, dünyadan orayı görüşü önemlidir…

Şiirine damgasını vuran, erken ölen asker babanın yokluğu…
Şiirine damgasını vuran, memleket sevdası…
Şiirine damgasını vuran yüreği… Her biri ciltlere taşınacak tutkuları, sevdaları taşıyor inancındayım.

Şükran KURDAKUL, yayınevi kurdu – ATAÇ… Dergiler çıkarttı. Yöneticilik yaptı; başta yazar örgütlerinde… Bir ömüre çok şey sığdırdı… dolu dolu yaşadı ve yaşattı.

Sözcükleri seven biriyim. Derslerimde öğrencilerimin kişisel sözcüklerini yakalamaya çalışırım hep. Ve o sözcükler üzerinden yaratmalarını, tasarlamalarını, fikir üretmelerini sağlarım ya da en azından buna olanak tanırım. “Sözcükleri severim” diyen KURDAKUL’da onlara şiirlerinde can vermiştir.

AĞAÇLAR

Bilinmez biçimler çiziyor
Havada sesi…
Kimi çiçeğe durdu,
Güzellendi kimisi.

Çağları emziren toprak
Çöllenirken acıdan
Kimi kurudu kaldı.
Ölümü yendi kimisi.

EGE DALGALARI

Denizdi, kıyılarında sürüklendiğimiz
Solmayan, eskimeyen, yalnızlığını sarhoşluğa vuran deniz.

Değişik uyumları içinde batı rüzgârlarının
Delikanlı dalgalarla dalga geçiyordu baktım.

Duyulmamış şarkıları soluğunda çıldıran
Ey tadı düşüncemde yeşeren kavram

Gençlik gibi yalnız düşlerle kelepçeli
Yaşamın arkasına düşmeyen özgür elleri

Coşkusunu çizdikçe bu rüzgârların
Görülmemiş boyutlarla bildik çıkardım.

Benimle gülerdi bu renk, bu çatı,
Sustuğum yerde evren bile durmayı arzulardı.

Vardık, sabırsız dönüşümler içinde sürekli
İmbat bile saçlarımıza değinemezdi belki.

Vardık... Bakışla, düşünceyle, dalınçla
Geceyle sarmaş dolaş, şafaklarla kol kola.

Öyle bizdendi ki kıyı çizgisinden ötesi
Mavi içinde yiter, mavi içinde bulurduk kendimizi.

DİYORUM

Durdum baktım, içlenmekse herkesler içleniyor
Durdum baktım, herkes ince, herkes kırık
Nöbet gecelerinde saatler sabahlamak bilmiyor
Ampul sönük, yürek garip, tavan basık
Beri yanda bir sıra iplik çıkar
Bir sıra iplik girer
Beri yanda ayakta durmamak ister artık
Bütün tezgâh başındakiler.

Durdum baktım, içlenmekse herkesler içleniyor
Bir diyorum, göz kapaklarına yazık
Bir diyorum diz kapaklarına
Düşüversem evimin sokaklarına bir
Bir diyorum Asiyemin sıtma iğnesi
Bir diyorum yoksulluğun buncası
Bir diyorum onca dokumanın parası
Elimize binde kaçı verilir

Durdum baktım, içlenmekse herkesler içleniyor
Ampul sönük, yürek garip, tavan basık
Hikâyeler gazetede aynen devam ediyor
Dinmemiş gözyaşları Ferdane teyzenin
Postacının çantasına merak boşuna
Radyolara boşuna kulak veriyor
Bir diyorum, göz kapaklarına yazık
Bir diyorum Asiyemin sıtma iğnesi
Bir diyorum yoksulluğun buncası
Diyorum yetmeli artık.

MASALIMSI

Onlar bu denizlerin son melekleriydiler
Kaç yıl mavilere karışmamı beklediler

Geldim… Yelkenimde kadırgaların görkemi
En belalı dalga bile tutamazdı beni.

Ne külhanbey bıçağı, ne jandarma süngüsü
Göğsümde gizlediğim yüzgörümlüğü.

Evrenin boynunda yanıp sönene değin
Hamlet'i Ofelya'sına götüreceğim.

Benim, sabır kapısındaki ilk çilehan
Su içer gibi geçtim şeytan sofralarından.

Duyarlığı kendinde gelişen öykü
Haram sözcük nedir bilmedi çünkü.

Onlar bu denizlerin son melekleriydiler
Kaç yıl mavilere karışmamı beklediler…


Şükran KURDAKUL kitapları…

Kurtuluştan Sonra Onların Çocukları
Namık Kemal
Nâzım, Dünya Ve Biz
Nice Kaygılardan Sonra
Ökselerin Yöresinde
Ölümsüzlerle
Tanığın Biri - Beyaz Yakalılar
İhtiyar Yüzyıla - Toplu Şiirler 6
Çağdaş Türk Edebiyatı (4 Cilt Takım)
Nazım'ın Bilinmeyen Mektupları
Zindandaki Şair (Tek Kişilik Oyun)
Cezaevinden Babıali'ye Babıali'den Tip'e Anılar
Acılar Dönemi
Bir Yürekten, Bir Yaşamdan

BİR YÜREKTEN
BİR YAŞAMDAN


Unutulamaz ve ozanlar ölmez… Şükran KURDAKUL dünya döndükçe beyinlerde, yüreklerde yaşayacaktır.

Teşekkürler…

18 – 06 – 2007 / İSTANBUL

Tülay ÇELLEK

Yıldız Teknik Üniversitesi
Sanat ve Tasarım Fakültesi
Sanat Bölümü Öğretim Görevlisi

Sanat Yazarları ve Eleştirmenleri Derneği
Sanat Yönetmeni ( SAYED )

http://www.tulaycellek.com

tcellek@yildiz.edu.tr


Not: Yazıma katkı veren Sn. Cemal BEŞKARDEŞ’e ve Çınar Yayınlarından
Sn. Kadir İNCESU’ya teşekkürler…

Tülay ÇELLEK








<< Geri Dön [Okunma: 3681 ]


[ Yukarı çık ]    



© Her hakkı saklıdır.